Bu tarihi ömür boyunca unutmayacağıma eminim. Bir insanın hayatı nasıl kendi isteği dışında değiştiğinin örneklerinden biridir herhalde. Akşam tvde haberleri izlerken saat 19:23 olduğunda gözüm duvardaki saati kontrol etti ve anneme dönüp geçmişi hatırladık. Dün gibi hatırlıyorum çocukluk yıllarımın , belkide hayatımın en önemli olaylarından birini. Çaylarımızı hazırlamış yudumlarken trt kanalını açmış annem, babannem ve kardeşimle televizyon izlerken saatler 19:22de bir dakika sonrasında hayatımızın tamamiyle değişeceğinden habersiz oturuyorduk. Saatler haber bülteninde erzincan depreminin vaktini söylediği vakit benim ve ailemin hayatı tamamiyle değişmişti. Bu yazıyı yazarken bile babannemin beni tutup dışarıya koşması, kardeşimle anneminde aynı şekilde dışarıya çıkmaları gözlerimde canlanıyor. Bahçeli bir evde oturduğumuz için evimizde çok şükür pek bir hasar yoktu fakat ben o gece erzincanı büyük bir felaketin vurduğunu az çok tahmin etmiştim. Dışarı çıkar çıkmaz çam ağacını halen sallandığını gördükten sonra, dışarıdan gelen çığlık ve bağrışmaları duyduğumda hemen kendimi dışarı, sokağa atmıştım.
Hayatımın her anında örnek aldığım ve alacağıma dair kendime söz verdiğim rahmetli dedem yatsı namazına gitmişti ve aklım onda kalmıştı. Sokağın başındaki lambanın altında arka fonda bizimkilerin “yusuf uzak bir yere gitme” seslenişleri ile dedemi karanlık sokakta gelirken gördüğümde hayatın ne garip olduğuna bir kez daha inanmıştım. Bizim oturduğumuz bölgede çok katlı binalar olmadığı için pek yıkılan binalar yoktu fakat ben dedemin gelişine sevinirken başka canlar, hayatlar beton yığınlarının altında kalmış resmi rakamlara göre 700 den fazla kişi vefat etmişti. Dedeme sıkısıkıya sarılışım, elimden tutup beni eve götürmesi hala hatıralarımda. O vakitlerde babam gece vardiyasında olduğu için gözümüz hep telefonda babamdan haber bekliyorduk ve şükürler olsunki fabrikada hasar olmasına rağmen kimseye birşey olmamıştı. Şimdi hatırlıyorumda babam daha bir zayıf saçları daha bir fazlaydı. Kolay değil 16 yıl geçmiş bu üzücü olaydan ve sadece babamın değil hepimizin hayatı değişmişti.
Karanlıkta geçen saatler, soğuk kış günleri, yardım kuyrukları felan bunların hepsi insanın hatıralarında önemli bir yer tutsada değiştirecek ehemmiyette değildir herhalde. Benim hayatımı değiştiren olay birgün babamın gelip tayin listesiyle ilgili görüşlerimizi almasıydı.
Ya bursaya gidecektik, ya adanaya ya da manisaya. İnsanın ömründe kırılma noktaları varya bizim için de kırılma noktası o andı herhalde. İlkokul ikiye giden bir velet olarak bursa ve adananın ismini duymuş fakat manisanın ismini hiç duymamıştım hatta haritada yerini bile bilmiyordum. Hayal meyal hatırladığım kadarıyla ders kitabımın arkasındaki haritayı alıp erzincandan manisaya kırmızı bir çizgi çizmiştim. Çizdikçe bitmeyen bir yoldu bu. Önce sivası geçiyorsun sonra ankaraya geliyorsun ve batıya doğru gitmeye devam ediyorsun. Afyonu geçerken ileride afyonun hayatımın bir kısmında çok önemli olacağını bilmeden çizmeye devam ediyorsun. Çizdikçe kaderimizin bize bahşettiği yere doğru iyice yaklaşıyordum. Dosdoğru gidip manisada durmuştum. “Vay be ne uzak” dediğimi hatırlıyorum. Gerçektende uzak çok uzak geliyor insana. Hele gurbete gittiysen uzak kelimesinin yerine daha acıklı eşanlamlı kelimeler bulmaya çalışıyorsun. Hayatımı bundan sonra çizecek olan şehr-i manisaya gitmek, mahalledeki arkadaşlarımdan, abilerimden ayrılmak, yaz vakti topluca daldığımız bahçelerden , mahalle maçlarımızdan, ilkokulumdan, akrabalarımdan yani erzincandaki hayatımdan içkuvvetlerin etkisiyle ayrılmak zorunda kalmıştım.
Manisa benim için tam bir bilinmezlikti ve doğduğum şehre göre daha büyük ve gelişmiş olan bu şehre ayak uydurmak çokta problem olmamıştı.Eğitim hayatımda bu noktalara gelmemdeki en büyük pay sahibi olan Mukadder Dane hocamı tanımış olmam benim Manisadaki en büyük şansımdı. Onun hakkını inşallah adı bende saklı bir hediye ile ödeyeceğim ileride. Hani derler ya musibette bile hayırlı birşeyler vardır diye hakketende başıma gelenler örnek olarak verilebilir. Çok kral arkadaşlıklar, dostluklar kurdum buralarda. Halen görüştüğüm çok değerli arkadaşlarım, dostlarım ve kardeşlerim oldu. Belki gurbette yaşamak zor geldi bayram vakitleri fakat buralardaki dostlar hep bu boşluğu doldurdu. Manisaya yakın olduğu için İzmir’de okumalar ve oradada çok kral insanlarla tanışmam herhalde bir lütuftur bana.
Bazen derinlere dalıp düşünüyorumda eğer deprem olmasaydı ben şimdi nerelerde olurdum. Muhtemelen üniversiteye gitmiş olacaktım fakat hangi şehirde hangi bölümde olacağımı pek kestiremiyorum. Zaten biraz daha düşünürsem kafayı yiyeceğimi bildiğim için hemen fikrimden bu düşünceleri siliyorum. Şu anda soluk alıp verirken hayatımı gözümün önüne getiriyorum ve ne olursa olsun mutlu olduğumu düşünüyorum.
Mevzu depremi anmaktı fakat biraz hayat hikayesi gibi oldu. Ayrıca burada dikkat çekmek istediğim konu ise hala milletçe depreme hazır değiliz. Dün gerçekleşen 4.8 büyüklüğündeki deprem ile memleketteki deprem gerçeği bir kez daha hatırlanmış oldu fakat alınan önlemlerin yeterli olmadığı kanısındayım. Memleketin her tarafı deprem kuşağında olduğu için sadece İstanbul mevzu bahis olmamalı ve topyekün önlemlerin alınması gerekiyor. Biz unutsak bile deprem kendini unutturmuyor maalesef.
Uzun bir fikriyat oldu herhalde. Herkesin hayatında dönüm noktaları vardır. Yukarıda yazılanlarda hayatımdaki dönüm noktalarından birtanesi fakat en önemlilerinden biri kanımca. Hayat tüm süprizleri ile devam ediyor zaten bakalım daha neler göreceğiz.
ben o gün dogmusum 🙂 yoruma diyecek yok
ben o gün olmadığımdan kokmadım korkanların korkmasına gerek yok bu bir dağal afet
şimdi ben o kitabı okuoyrum acıyı tam olarak bilemiyorum ama çok kötü olmuşa benziyor allahsabırlar versin
*******yorumunuz küfür içerdiği için yayınlanmamıştır****
o küfür eden kim ya ya sen kime küfür ediyosun manyak herif
kimsin sen ya
slm deprem gercekten hazır olmadıgımız bir olay. çok mınık bı sallantı yasamıs olan biri olan ben, arada aklıma bu konuyu getırıp sımdı deprem olsa naparım dıye dusunurken bulurum kendımı hıç bır sebep yoken, hiç bahsı bıle gecmıyorken.her an olabılır aslında dıye aklımdan gecırdıgım sonrasını da dusunmeyıp uzun bır suskunluk sonrası konuyu kapattıgımı farkedıyorum. pek çok hayatın dönüp noktası kesınlıkle, bunu yasarken anlayanlar senin gibi bir de kaybettıklerı olanların o anları hatırlayıs seklı bıle daglar kadar farklıdır heralde.yasayan bılır derler ya……….. Allah yaşatmasın inşallah…
deprem olayı çok ürkütücü… öyle bir coğrafyada yaşıyoruz ki :S her an hazırlıklı olmak gerek
bende ogün doğmuşum annem analtyorda çok kötüymüş hastene olmadığından çadırda doğum ypmş annem ALLAH hiç bir şeklide ogünleri yaşatmasın hç kimselere doğal afet dahi olsa takdir ilahide olsa insanın can çok acıyor
bende bu yazıyı yazan kardeşimle hemen hemen aynı duyguları payalşıyorum hemen hemen akranız sanırım erzincan 1992 deperiminin çocuk şahitleri Allah kimseye yaşatmasın amin.
1992 depreminde ben 9 yaşındaydım cokkorktum herkes bir araya geldi ama 1 kişi yoktu sabaha kadar aradı babamlar sababah halamın oglunu kahvede holonun altında bulmuşlar buldukların da cok gec kalınmıştı ercan abimi kaybettik 20 yaşındaydı kolonun altından cıkardılar eve getirdiler ozaman bizin icin kıyamet koptu halamın dişleri kitlendi kendini kaybetti oglunu görünce ben de babamım ozaman ilkez elerini duvara vurarak agladıgını gördüm cok üzüldüm ana ne cara giden gitmişti allah rahmet eylesin abime ve tüm ölenlere başımız sagolsun rabbim birdaha acı vermesin amin.
:((