Bir hevesdir başladım neler yaptığımı anlatmaya sonra sustum çekildim kabuğuma ve bugün yine aynı coşku ile anlatıyorum. Hayatıma dair sadece benim için önemli olmayan okuyanada faydası olan bir şeyler yazmak gerekli. Buralarda engin denizler yok. Her sokak başı tiyatro, sokak sanatçısı veya alternatif işler yok. Buralarda yapacakların bir elin parmaklarını geçmez. En sevdiğim meşgale ise tiyatroya gitmek. Her gelen yeni oyunu çocuk sabırsızlığı ile bekliyorum. Bu yıla ait izlediğim en iyi oyundu belki de bu yazının konusunu oluşturan. On yıllar önce başka şehirlerde oynanan “Çıkmaz Sokak Çocukları” bizim için yeni, heyecanlı bir bekleyişi simgeliyor.
Yazarı Amerikalı Lyle Kessler olan oyunun teması dram. Amerikan kapitalizminin içinde ayakta durmaya çalışan 3 yetimin başından geçen olayların anlatıldığı eserde hepimizin rüyalarını süsleyen Amerikan rüyasına da eleştirel bir gözle bakmamızı sağlıyor. Oyuncuların sahnede devleştiği oyun uzun sürmesine rağmen sıkmadan kah güldürüp kah duygulandırarak olayları göz önüne seriyor. Bizim şehrin insanları eğer oyunla ilgili bilgi almak için bu sayfalara rastgelirse söyleyeceğim tek şey “mutlaka gitmelisiniz!” olacaktır. Tiyatronun büyüsü muhteşem bir konu ile zihinlere kazınıyor.