Bilmediğiniz Çok Şey Var Buraya Dair

Bilmediğiniz çok şey var buraya dair. Bilinenleri tamamen unutun. Unutun size anlatılanları. Unutun buraya adım atana kadar. Kendiniz gelip görün. Buranın havasını içinize çekin ciğerleriniz yanarcasına.

Bilmediğiniz çok şey var buralara dair. Bildiğiniz gibi farklı değil burası. Aslında burası kurak bozkırların için de şirin bir şehir. Ne iklimi farklı, ne insanları ne de konuştukları. Burası yaşadığın şehrin küçük bir parçası. Herkesin farklı ama bir o kadar eşit olduğu bir şehir. Öyle bir şehir ki 17 kez haritadan silinmiş. Her yok oluş yeni bir var oluş bu şehir için. Yepyeni bir başlangıç fırsatı. Hep acılarla dolu olan bu şehir aslında fırsatları kendi kendine yaratmış, var olmaya çalışmış. Evet burası doğuda küçük bir şehir fakat bilmediğiniz çok şey var buraya dair. Ben bile yaşadıkça daha çok seviyorum. Farklı zamanları yaşıyorum. Farklı bir şehrin keyfini sürüyorum. Yerleşik yabancı modunda bu şehri keşfetmeye çalışıyorum. Bu şehir hep kendinden depremlerle andıran , nüfusu gurbet ellerine emanet Erzincan şehri. Bu yazılanlar Erzincan’a ait. Hep vazgeçilmiş ama hiç unutulmamış.

Bu şehre dair benim aklımdan geçenler bunlar.  Prof. Dr. Mikdat Hoca ise buraları şöyle anlatmış köşe yazısında.

Geçiyordum uğradım Refahiye’yi çok sevdim

Büyük kentlerin kızgın betonlarından, bunaltıcı neminden kaçıp nefes alabileceğiniz bir rotada yolculuğa çıkmak istiyorsanız Anadolu Platosu sayısız fırsat sunuyor.

Van dönüşü, Erzincan’ın Refahiye ilçesine uğradım. Halkının misafirperverliğine, doğasına, püfür püfür ormanlarına hayran kaldım.

Çok planlı programlı ve ciddi bilinen biri olmama rağmen sürprizi, şaka yapmayı severim. Öğrencilerim, akademisyen arkadaşlarımla Van’daki 10 günlük teknik inceleme gezisinden İstanbul’a dönerken Erzincan’ın Refahiye ilçesinde sınıf arkadaşım Cemalettin Haberdar’ı hatırladım. İstanbul İnşaat Teknik Lisesi’nde yatılı okurken hep hasretle “ah, vah Refahiye” deyip dururdu. Erzincan-Refahiye yolunda aklıma gelince telefon ettim. “Senin memleketten geçiyorum” deyince “illa da benim köye de uğrayın” diye tutturdu.

Otobüsümüzü Refahiye Kayı köy’e döndürüp, köyün misafirhanesinde birkaç saat konakladık. Allah’tan habersiz gittik! Yoğurtlar, ayranlar, çaylar, peynirler, ekmekler hemen önümüze boca edildi. “Neden bir gün önce haber vermedik, neden bir gece kalmadık” diye bir sürü sitem ettiler. Anadolu insanının bu candan yakınlığı her şeyden daha fazla bizi etkiledi. “Tanrı misafirliği” dünyada başka hangi ülkede var? Yurdumun insanına kalacak yerim ya da yiyecek param yok filan demenize gerek yok! Bu gün hâlâ Anadolu’da herhangi bir köye gidip selam verin, sizi başları üzerinde tutarlar.

İSMİNİ ŞEFİK PAŞA VERMİŞ

Erzincan’ı hep yaşadığı acı depremlerle duymuştum. Refahiye’yi de Cemalettin’den. Araştırınca, her yerde Refahiye’yle ilgili aynı bilgilerle karşılaştım. Özetle, eski adı Gercanis olan Refahiye, 1884 yılında ilçe olmuş. O tarihte Erzincan Mutasarrıfı Şefik Paşa bu bölgeye geldiğinde ormanı, suyu ve havasının güzelliği dikkatini çekmiş. Bunun üzerine buraya “refah yer” manasına gelen “Refahiye” adını vermiş. Atatürk, Milli Mücadele’nin başladığı günlerde, 29 Haziran 1919’da, ilçede bir gece konaklamış.
Kayıköy’üne gelince, Selçuklular zamanında Kayı adında bir kişinin buraya gelip yerleştiği ve köyü kurduğu rivayet edilmekte. Köy halkı geçimini tarım ve hayvancılıkla sağlıyor. Köyün ilçe merkezine uzaklığı 17 kilometre. Bu köyden yetişip hizmetleri ile ülkemizde iz bırakanlarının başında Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım geliyor.
Refahiye, Karadeniz Bölgesi, Doğu Anadolu Bölgesi ile İç Anadolu Bölgesini birbirinden ayıran ve Yeşilırmak ve Fırat gibi önemli nehirlerin su toplama havzası olması nedeniyle büyük bir önem taşıyor. Bu nedenle tarih boyunca birçok medeniyete de ev sahipliği yapmış. Bunlardan kalan en önemli eserler, Kutlutepe Kalıntıları, Kadıköy Kilisesi, Kutsal Kaya-Roma Antreposu ve Merkez Camii.

ULAŞIMI KOLAY

Refahiye, Erzincan’a 71 kilometre uzaklıkta ve E-80 devlet karayolunun üzerinde, ulaşımı kolay. İlçe, çam ormanları açısından zengin. Soğukgöze, Karaçam mevkileri arasındaki, iki bin metre irtifadaki Dumanlı Yaylaları, soğuk su kaynakları, göleti, piknik alanları ve güzel kayak tesisleri turizm açısından önem taşıyor.
Yazın şu sıcak günlerinde Köroğlu Mağarası, Bal Kaya, Gölet, Dumanlı Yaylaları ve Refahiye ormanlarını içeren bir turda ferahladığınızı hissedebilirsiniz. Dumanlı Yaylaları’nın, Refahiye Ormanları’nın bitki örtüsü görülmeye değer. Buralar doğal güzelliği, temiz havası, bol soğuksu kaynakları, av hayvanları ve kamp imkânları ile yaz ve kış, tüm yıl boyunca turizme açık. Eğer ağustosta buraya yolunuz düşerse Bal Festivali’yle karşılaşacaksınız. Bana anlatıldığı kadarıyla, görülmeye değer bir şölen. Sakın kaçırmayın derim!

Etiketler: , , , , ,

Benzer Yazılar

Yazar:
Önceki Yazılar Sonraki Yazılar

Yorumlar

    • kpds80
    • 09/09/2009
    Cevapla

    gecen sene gıdecektım refahıye ye. kene tehlıkesı engel oldu malesef.. bır de teror var hala refahıye dolayları guvensız dıyorlar dogru mu?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

0 paylaşım