Bir masal varmış kulağımıza fısıldanan. Bir masal varmış hayal ürünü. Bir masal varmış dillerden dile dolaşmayan. Bir masal varmış uzak diyarlarda. Bir masal varmış benli bensiz değersiz. Bir masal varmış söylenmekten utanılan. Bir masal varmış benden senden ondan bir şeyler içeren. Bir adam varmış bir de kadın. Gerisi teferruatmış. Gerisi bilmezmiş onları. Bir masalmış aslında yaşadıkları.

Göz açıp kapayana kadar olup geçen. Bir masalmış tad vermeyen. Yaşayanların yaşadıklarının farkında olmadığı yaşadıklarının ne olduğunu bilmedikleri zamanlarmış. Masalmış kadın ile erkeği yakınlaştırıp bir o kadar da uzaklaştıran. Masalmış çok uzak diyarlarda anlatılan. Masalmış kulağımıza fısıldanan. Masalmış gözümüzün önünde canlanırken dokunamamak. Masal diyarlarından kopan bir hikaye değilmiş. Sıradan kozmopolit yaşamların sıradan hikayesiymiş. Yazana değil ama okuyanada bir faydası yokmuş. Masalın ana teması uzakmış. Uzaklarmış masalı masal yapan. Ortada başka bir hikayede yokmuş. Uzaklar yakın olmazmış. İstemedikten sonra gözlerinde boğulmazmış. İstedikten sonra çekip gitmekmiş. Arkana bile bakmadan başka diyarların hikayesi olmakmış. Masalmış yalanların yüzüne vurduğu. Masalmış bezgin suratların örttüğü maskeler ve masalmış bizi bizden uzaklaştıran. Masalmış acı çekmekten sevmek ve masalmış birbirimizden kolayca vazgeçmek. Masalmış geçip giden hayatların mezarlığında uyumak. Masalmış cümle içinde sana dair bir şeyleri hatırlamak. Masalmış anlık sevdaların buram buram tüten hasretlerle harmanlaştığı kavruk suratları görmek. Masalmış tüm bu yazılanlar. Masalmış aslında bu dünya ve biz farkında olmadan yaşamışız.